semerşah

 
Oğuz Kağan Destanı - Eski Türklerde Damga

  Ana Sayfa
  Alp Oğuz
  Oğuz Kağan Bibliyografyası
  OĞUZ DESTANININ ÖZELLİKLERİ
  Oğuz Kağanın Duası
  Göktürklerden Günümüze Türk Halk İnançlarında Kurt
  Mete Destanı
  İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinde Kadının Yeri ve Önemi Nedir ?
  İNTERNETTEKİ TÜRKOLOJİ DÜNYASI
  Balık
  Eski Türklerde Damga
  Kitaplar
  Mete , Vikipedi
  Oğuz Kağan Destanı, Vikipedi
  Oğuz Kağan biyografi.net
  Oğuz Kağan'ın başkenti Antakya
  Türk Boyları 24 Boy
  Mavi Kelebeğin İzinde
  Yada Taşı, yadacı
  Ziyaretçi defteri
  İt Barak
  Oğuz Kağan Destanı
  TÜRK DESTANINI NAZIMA ÇEKMEK TEŞEBBÜSLERİ
  İSLÂMİYETTEN ÖNCE TÜRK DESTANI
  Bozkurt
  Oğuz Kağan incelemeleri
  Tokuz (Dokuz) Oğuz Destanı
  Türk Kültüründe Renkler
  NEVRÛZ VE TÜRK KÜLTÜRÜNDE RENKLER
  Türklerde Kalançı Çak (Kıyamet Günü)
  Türk Mitolojisi ve Antik Astronotlar
  Türk Mitolojisinde Dağlar
  Avşarlar
  Türk Mitolojisinde Yer ve Yeraltı
  Turkish Mythohlgy
  Güneş, Ay ve Yıldızlar
  ALANGOVA (ALAN-HOA)
  Göğün Direği
  Gizlenen Türk Mitolojisi
  Türk Mitolojisi'nde Kurban
  Göktürk Yazıtları’nda İsim ve Unvan Söyleme Geleneği
  Türklükte "Şadapıt" Ünvanı
  KOZMOLOJİK BİR KAĞAN
  Oğuz Kağan, Zülkarneyn, Hz. İbrahim
  ARÂİSU’L-KUR’AN’DA TÜRKLER
  KURAN-I KERİM ZU’LKARNEYN VE OĞUZ HAN’IN TARİHİ
  Türklere Peygamber Gönderildi mi
  ZÜLKARNEYN OĞUZ HAN
Eski Türklerde Damga
Damgalar Türk tarihi açısından son derece önemli belgelerdir. Çünkü damgalar Türkler’de yazının olmadığı zamanlardan kaynaklanmış olup, o günden bugüne kadar Türk grupları tarafından bir arma olarak kullanılmışlardır. Ayrıca bu damgaların bazıları Türklerin ilk alfabesi olan Runik alfabesinin bazı harflerini meydana getirmişlerdir. Türk adının yazılı olduğu günümüzdeki en eskisi belge olan orhon abideleri de Runik alfabesiyle yazılmıştır.
Kaynak : yorumla.net - Eski Türklerde Damga
Yani Türklerin halı, kilim, mezar gibi eselerde kullandıkları damgalar, bazen harf, bazen arma, bazen süs, bazen de bir statü aracı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu damgaların bir özelliği de Kızılderililerin Bering boğazından geçerek Amerika’ya göç eden ilk Türkler veya Asyalılar olduklarını savunan bilim adamlarınca, en önemli vesika olarak kullanılmalarıdır. Gerçekten de Kızılderililerin gelenekleri ve kullandıkları damgalar eski Türk kültürüyle önemli ölçüde örtüşmektedir. Bu konuda Ethel G. Stewart’ın “Dene ve Na-Dene Kızılderilileri” ve Clark Wissler’in “ Indians of the Linited States” adlı çalışmaları gibi eserlere bakılabilir.

Semboller halkların kültürlerinde çok önemli olan otantik belgelerdir. Özellikle Türkler için semboller, hem bir bağımsızlık hem de bir süs ve sanat eşyası olmanın ötesinde mitolojik özelliklere sahiptir. Mesele Türklerin yaratılış destanlarından olan Oğuz Kaan Destanı’nda da Türklerin 24 boydan meydana geldiği anlatılır. Ayrıca 24 Oğuz boyunun damgaları ya olduğu gibi ya da kısmen değişerek hâlâ Türk halkları tarafından kullanılmaktadır.

Bu araştırmada İslam öncesi Türklerin Tanrı veya kutsal kabul ettikleri bazı totemlerin isimlerinin sembollerde kullanıldığını tespit edilebilmiştir. Mesela “umay ene (Umay ene, eski Türklerin koruyucu tanrısı.), kartal, geyik, koç” sembollerini bunlardan bir kaçıdır. Ancak araştırma esnasında Türk isimli bir sembole rastlanamamıştır. Fakat “Türkmen gülü” veya “Hun gülü” (Yukarıda da belirttiğimiz gibi tarihçilere göre Hunlar Türklerin büyük devlet kurmuş ilk atalarının adıdır.) denen semboller tespit edilebilmiştir.



Türklerin 8. yüzyilda granit taslara kazidiklari ve ancak 1893 yilinda Danimarkali Türkolog W. L. Thomsen tarafindan çözümü ile dünya kültür tarihinde mal olan yazitlarda kullanilan özel isaretler Türk Kültürüne; Türkler'in sosyal yazismalarina ve Türk tarihine isik tutar niteliktedir.Türk Dünyasi'nda bir çok maddi kültür malzemeleri üzerinde kullanilan damgalar estetik açidan da çok önemlidir.Yüz yillar öncesinde yaratilan bu özel isaretlerin günümüzde, Anadolu ve diger Türk bölgelerinde halâ izleri görülmektedir. Damgalar üzerinde kapsamli bir arastirma yapilarak daha çok tarihi bilgiye ulasmak mümkündür.

II. “DAMGA” KELIMESININ ANLAMI
Sözlük anlamiyla, Türkiye Türkçesi'nde damga; *Bir seyin üzerine bir nisan basmaya yarayan araç. *Bu araçla basilan nisan. *Bir kimsenin herkesçe bilinen lekesi, seklindedir. Bizim ele alacagimiz anlami ise basilan nisan yani im olacaktir. Bu kelime çok eski olup, Açura Yaziti'nda söyle geçmektedir.

1. yeti yegirmi yasinta erdim; ölti

2. kab?ki eti bunsiz erti kara saçin teg

3. yerdeki tamkalig yilki buns'iz erti/

4. yag…tegmis sü teni yeti bin oglan erti.


(Türkye Türkçesi'yle:

1. On yedi erdemi yasinda idim,ölü,

2 .Göz kapaginin eti kara saçi gibi kedersiz idi,

3 .Yerdeki damgali yilki sayisiz idi,

4 . Hücum eden ordusunun kudreti yedi bin oglan idi.) [1]

Bu metindeki “tamgalik yilki” sözünden Türklerin atlarina “nisan,isaret im” vurduklari ve bunun adina da “ damga ” dedikleri anlasilmaktadir.

Ayrica “ tamga ” isminden:

Tamgaçi : Damgaci, mühürdar,damga vuran

Tamgalamak : Damgalamak,mühürlemek

Isim ve fiillerinin türetilerek kullanildigi da yine abidelerde tesbit edilmektedir. [2]

“ Tamga ” kelimesi Kutadgu Bilig,adli büyük eserde de tamga , tamga urmak , tamgaç i ve tamgalamak seklinde kullanilmistir.

Kelime Ali Sir Nevaî'nin “Muhakemetü'l Lugateyn” adli eserinde “ tamgaçi ”olarak kullanilmistir.O devirde dogu lehçesinde de yasamaktaydi.

“ Tamga kelimesi Eski Anadolu Türkçesi'nde de ayni sekilde devam etmis,XIV. yüzyilda yazilmis olan “Süheyl ü Nevbahar” adli eserde de su sekilde kullanilmistir;

“Dutalar ati vü ol at idi ol

Ki Sa'luk'i birakti vü duttu yol

Solok dem ki kildi nazar Sah-i Çin

Görür tamgasi urlu kiçin”.

Türkiye Türkçesi'yle: Ati tutarlar ve tuttuklari at odur;ki Sa'luk'i birakarak yola devam etti.Tam o zamanda Sah-i Çin bakti ki; (atin)kiçina kizinin damgasinin vurulmus oldugunu gördü.)

Buradaki ifadeden de atlarin damgalandigi, hatta bu damganin atin “kiçina” yani sagrisina vuruldugunu ögreniyoruz.

Türkçe'nin etimolojik sözlügünü hazirlamis olan Fin Türkologu M.Räsänen,eserinin 460/a sayfasinda “tamga” kelimesinin Eski Türkçe'de takma ,Kutadgu Bilig ve Orta Türkçe ile Çagtayca'da tamga,Kumuk Türkçesi'nde tamna,Oryat ve Soyan Türkçesi'nde tanma, Kazan Türkçesi'nde tamga olarak kullanildigini ögrendigimiz gibi, kelimenin “tamga” seklinde Çermisçe ve Rusça'ya geçtigini görüyoruz.Mogolca'ya geçmis bir ödünç kelime olarak karsimiza çikmaktadir. [3] Kelime bugün Anadolu agizlarinda da “damga” seklinde yasamaktadir.

III. TÜRK DAMGALARININ DOGUSU

Hun Türkleri tarafindan milattan önce bilindigi sabit olan Türk damgalari, Dogu Asya'dan Avrupa ve Anadolu'ya genis cografyada kullanilmis, kayalar, tas sütunlar, tahta kaziklar, magra (in) duvarlari, kap-kacak,at kosum takilari gibi yerlerde tesbit edilmistir.Türk damgalarinin çok çesitli yerlerde kullanilmasi, Türk toplumunun folklor ve etnolojik malzemelerinin zenginlesmesinde baslica unsur olmustur. [4] Bugün Orta Asya'nin Mogolistan topraklarinda yer alan Gurban-nour (Üç Göl) bölgesinden itibaren Avrupa içlerine kadar uzanan genis cografyada bulunan Hun kurganlarindan, mezar, yazili tas, kaya ve sütunlardan elde ettigimiz bilgilere göre, Türkler ongun olarak pek çok hayvan taniyorlar,bunlari kutsal addedip, hem avlamiyorlar hem de etlerini yemiyorlardi. [5]

Türk damgalarinda en çok kullanilan ongunlar boga, geyik, dagkeçisi, at, kurt. Alici kuslar (kartal, atmaca, sahin, sungur vb.),koç, koyun, yilan vb. gibi kutsal bilinen hayvanlardi.

Türklerde köpek(it) pek makbul tutulmadigi için damgasi da görülmemektedir.Ancak domuzun bazi taslara resmedildigi olmustur.Ilk Türk kaya resimlerinde hayvan motiflerinin daha sik ve çesitli olarak kullanilmasi, Türklerin henüz göçebe hayat tarzini sürdürdüklerini vurgulamaktadir.Ejder motifi ilk Türk kaya resimlerinde ve damgalarinda görülmemektedir. [6]

Türkler damga adini verdigimiz isaretleri kullanmadan önce, anlatmak istedikleri seyi mutlaka resimle ifade ediyorlardi.Nitekim ilk çaglarda da insanlardan pek çogunun resim kullanarak meramlarini anlattiklari, bulunan magra duvar resimlerinden anlasilmaktadir.Insanlik resimden piktographa, daha sonrada piktograma geçmistir.Türk damgalari , iste bu safhada, yani piktograph ile piktogram arasinda dogmus olabilir.Bu görüse göre, Türk yazi ve damga tarihini söyle sematize edebiliriz:

I. Devre: Resim

II. Devre: Piktograhp (eski Misirdaki harf yerine resim kullanma)

III. Devre: Piktogram (basitlestirilmis resim)

IV. Devre: Ideogram (yazida kelimenin harfleri gösterilmeden fikri ifade eden isaret)

V. Devre: Phonogram (bir harf, hece veya sesi gösteren isaret)

VI. Devre: Harf (dilde ki bir sesi gösteren ve alfabeyi meydana getiren isaretlerden her biri). [7]

“Eski Türk yazitlari” adli eserinde H. N. Orkun'a göre de Kök – Türk phonogramlari ve harfleri, çok eski devirlerde damgalardan gelistirilmistir.Türk damgalari çesitli evrelerden geçerek Selçuklu ve Osmanli dönemlerinde gerçek figürlerini bulmaya baslamistir. [8]

Baslangiçta boylara ait esya ve hayvanlarin birbirine karismamasi için kullanilan damgalar, yüzyillar boyu çadirlarda, giysilerde, kabir taslarinda, parada, halida, kilimde,ahsap ve madeni esyalarda ve hatta Devlet Armasi'nda kullanilmistir.

Küçük ok-yay isareti ile büyük yay yanisi, beraber veya tek olarak,çesitli devirlerde, yüzyillar boyunca tekrarlanarak,Türkler tarafindan Türkler tarafindan türlü el sanatlarinda, mimaride,dokumalarda,paralarda,giysi süslemeleri ve Devlet Armasinda kullanilmistir. [9]

IV.ESKI TÜRK YAZITLARI VE DAMGALAR

En eski Türk yazisi olarak bilinen “Orhun” ve “Yenisey” alfabesinin yipranmamis örnekleri Kültigin, Bilge Kagan ve Tonyukuk yazitlarinda görülmektedir.

Bu yazitlarin disinda,ayni alfabe ile yazilmis, irili ufakli daha bir çok yazit vardir. [10]

Bazi motiflere verilen heraldik (ongun ile ilgili) veya totemik (ata sayilan ongun ile ilgili) anlamlarin bir sonucu olarak, bunlar boy veya sahis damgasi olan birer piktogram daha sonra da fonogram hatta Orhun Yazitlarinda görüldügü gibi,yazi sekline gire biliyorlardi. [11]

Türkler batililarca “Runik” adi verilen bu milli yazilarini, Orta Asya'nin Yenisey ve Orhun nehirleri civarindaki genis alana serpilmis taslar üzerine kazinmadan yüzlerce yil önce kullanilmaya baslanmistir.Eldeki örneklere göre, öncekileri birer basit sekil olan bu isaretler, zamanla gelisip estetik ve grafik özelliksler göstermislerdir.Türklerin her biri bir veya birkaç sesi ifade eden eski milli alfabe sistemin yaninda kullandiklari özel isaretler ile hayvan ve bitki sembolleri bulunmaktadir. [12]

Türk damgalarini yaratanlar çesitli sembolleri estetik açidan yogururken,ayni sanatçi veya bilge kisi, Orhun Yazitlarini ve damgalarini yaratir ve Türk kilim, cesim, çuval, heybe gibi materyalleri dokuyup islerken bazi sembolleri resmetmek geregini duymustur. [13]

V. ESKI TÜRK DAMGALARININ GÜNÜMÜZE YANSIMALARI

Orhun'dan Anadolu'ya kadar uzanmis olan Türk damgalari, Orhun ve Yenisey Yazitlarindaki benzer veya çok az farkli veya tamamen farkli sekilleriyle Anadolu'daki çesitli boy, soy,oba, asiret ve cemaat ile aileler arasinda kullanilmakta ve halâ yasamaktadir.Türk damgalari Anadolu'da su yerlerde kullanilmaktadir.

1. At ve sigirda,

2. Koç veya koyunun sirtinda,kuyrugunda veya basinda,

3. Koç ve koyunun kulak veya burnunun üstünde,

4. Kovanlarda, bugday veya un ambarlarinda,

5. Mezar taslarinda,

6. Hece tahtasi adi verilen, tahtadan yapilmis mezar isaretlerinde,

7. Kilim ve halilarda,

8. Keçelerde, kepeneklerde,

9. Heybe, torba ve un çuvallarinda,

10. Nakis ve yanislarda,

11. Ziynet esyalarinda,

12. Nazarliklarda,

13. Ev kapi ve duvarlarinda,

14. Kap kacakta,

15. El, yüz, alin, pazu ve gögse yapilan dögmelerde,

16. At kosum takimlarida.

Türk damgalarini bu kadar çesitli olmasi ve kullanilmasi, Türk toplumunun folklor ve etnolojik malzemelerinin, zenginlesmesinde baslica unsurlardan biridir. [14]

IV.GRAFIK VE SANATSAL AÇIDAN DAMGALAR

Türk Dünyasi'nda pek çok maddi kültür malzemeleri üzerinde kullanilan damgalar,Türk estetik tarihi açisindan çok önemlidir.

Türk damgalari estetik açidan incelendiginde, ortaya sasirtici tablolar çikmaktadir.Ogünlerin hiçbir sanat ekolüne mensup olamayan Türkler önemli bulduklari yerlere bu isaretleri koyarken, bir birinden farkli çizgiler kullandilar.Bir dairenin 40 ayri sekilde yorumlanmasi,Türk sanatçilarin estetige verdigi önemi gösterir. [15] Ayrica sanat eserlerindeki motifler “biçim yapisindaki çagrismalarla kendi semboligini, üstünde yer aldigi nesneye eklemek, ona manevi deger vermek ve öz kazandirmak, bir baska deyimle o esyayi kimlikli kilmaktir”. [16] Mesela Kazakistan'daki koç baslari cesur, yigit,batir olmayan birinin mezari üzerine konmamaktadir.Hali kilim damgalari da öyledir.Sözgelisi Kazakistan ve Kirgizistan'da çekilen hali-kilim fotograflarina bakilirsa onlarin hangilerinin evlenecek kizlar tarafindan yapildigini veya çeyiz için yapildiklarini rahatlikla anlamak mümkündür.Özelikle canli renkler önemli ipuçlari vermektedir.

Damgalar bir zihniyet dünyasinin ürünleri olarak algilanip yorumlanmasi gerekir.Çünkü yapilan arastirmalar, insanlarin tesadüfen ortak semboller kullandiklari hakkinda çok az bilgiler vermemektedirler.Ayrica insanlar ortak semboller kullansa da onlara verdikleri anlamlar farkli olmaktadir. [17]

VII. SONUÇ

Damgalar birer sanat eseri olmaktan öte, bir duygunun, bir sosyokültürel hayatin, en genel tabiri ile sosyal tarihin dile getirdigi tarihi vesikalardir.Bu belgeler resmi kurumlar tarafindan yazilmadiklari için de halkin en yalin duygu ve düsüncelerini ifade ederler.Göçebe bir toplumun ürettigi bu sekiller, dönemin ve yasam tarzinin taninmasinda çok önemli rol oynamaktadir.Bu konu üzerinde daha fazla çalisma gerekmektedir.
BIBLIYOGRAFYA

Gülensoy, Baybars, Türk Damgalari, Mart 1994, Yesevi Sevgi Dergisi.

Gülensoy, Baybars,Türk Damgalarinda Hayvan Motifleri, Nisan, 1993, Türk Düyasi Tarih Dergisi , 7(76).

Gülensoy, Tuncer, Orhun'dan Anadolu'ya Türk Damgalari , Istanbul 1989, TDA Vakfi Yayinlari.

Orkun, Hüsyin Namik, Türk Yazitlari , C.IV, Istanbul 1941, TDK yayini.

Kasgarli Mahmut, Divan-i Lügat'it Türk , çeviren: Besim Atay, 1986.

Diyanet Avrasya Dergisi , Ocak, Subat, Mart, Azerbaycan 2001.

Sanat ve Damgalar Neyi Anlatir , Türk Yurdu Dergisi , 21 (171), Kasim 2001.

Mülayim, S., Tanimsiz Figürlerin “Ikonografisi”, Türk Soylu Halklarin Hali, Kilim, Sicim Sanati , Ankara 1998.

XII: Türk Tarih Kongresi , TTK. 1999, Teblig 1. Cilt.





[1] H.N. Orkun,Eski Türk Yazitlari III, s.134.

[2] T.Gülensoy, Orhun'dan Anadolu'ya Türk Damgalari, s.11.

[3] T.Gülensoy, a.g.e. , s.12.

[4] Selçuk Üniversitesi,Egitim Fakültesi, Resim-Is Egitimi Böl.Grafik Ar. Gör.

[5] T.Gülensoy,a.g.e. s. 20.

[6] Baybars Gülensoy, Türk Dünyasi Tarih Dergisi, Nisan 1993, s.38.

[7] T. Gülensoy, a.g.e. s.14.

[8] B. Gülensoy, Türk Damgalarinda Hayvan Motifleri, T. D. Tarih Dergisi, s.38.

[9] Diyanet Avrasya Dergisi, Ocak, Subat ,Mart 2001, s.71.

[10] B. Gülensoy, Köktürk Alfabesinin Grafik Açidan Incelenmesi, Mart 1994, s. 31.

[11] T. Gülensoy , a.g.e., s. 15.

[12] B. Gülensoy, Yesevi Sevgi Dergisi , 1(3) Mart 1994, s. 13.

[13] Diyanet Avrasya Dergisi, s. 78.

[14] T. Gülensoy, a.g.e. , s.18-19.

[15] Baybars Gülensoy, a.g.e. ,s. 13.

[16] S. Mülayim, “Tanimsiz Figürlerin “Ikonografisi”,Türk Soylu Halklarin Hali,Kilim, Sicim sanati” (Uluslar arasi Bilgi Söleni Bildirgeleri, 27,31 Mayis Kayseri),Ankara 1998, s.219.

[17] Türk Yurdu; 21 (171), Kasim 2001, s. 71.

Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
*Sirius-b *MS *Pardus Semerkand TV

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol