İSLÂMİYETTEN ÖNCE TÜRK DESTANI
Türk edebiyatı destanlarla başlar. Destan,bir milletin eski zamanlarda başından geçen büyük hadiselerin halk dilinde edebir bir şekil almasıdır. Bir milletin henüz yazısı yokken yaptığı büyük savaşlar,ün alan kahramanlar bütün milletçe tanınırdı. Sonra bunlar babadan oğula geçe geçe bir takım eklentiler daha alarak büyür. İçine şiir ve hayal unusrlaru da karışır. Birkaç nesil sonra artık destan bütün milletin malı olmuştur. Böylece teşekkül eden ve her asır geçtikçe az çok değişikliklere uğrayan destan günün birinde,yazının icat veya kabulünden sonra yazılır ve değişimez bir hal alırdı. Fakat uğradığı bütün değişmelere rağmen teşekkül ettiği zamanın umumi seciyesini taşır.
Destanlar babadana oğula anlatıla anlatıla zaman geçtikçe bazan o milletin ilerki isteklerine,ülküsüne ait unsurlarla da süslenir. Böylelikle edebî değeri yükselen destan âdeta birçok nesillerin müşterek edebî mahsulü halini alır.
Bir destan,teşekkül ettiği asırdan ne kadar sonra kağıda geçirilirse geçirilsin,yine teşekkül ettiği asrın mahsulü sayılır. Çünkü onun temeli,esas fikirleri,esas unsurları teşekkül ettiği asra aittir. Aradan geçen uzun asırlar o destanın mevzuunda,dilinde büyük değişiklikler yapsa bile bunlar nihayet sathîdir.
Bir millet yazıyı kabul ettikten sonra bile bir takım destanlar yaratabilir. Çünkü asıl halk yığını henüz okuyup yazmayı öğrenmemiştir ve edebî zevklerini bilhassa destanlarla doyuracak seviyededir. Nitekim kurtuluş savaşına ait bir takım destanlar bile teşekkül etmeğe başlamıştır.
İslâmiyetten önceki Türk destanı bugünkü bilgimize göre,birbirinin devamı olan altı bölümden ibarettir. Bunlar Türk tarihinin gidişine uygurn olarak şunlardır:
1- Yaradılış destanı
2- Saka destanı
3- Kun - Oğuz destanı
4 - Siyenpi destanı
5- GökTürk destanı
6- Uygur destanı